6 Ocak 2017 Cuma

BİLİNÇLİ BEBEK

Taze anne olunca bebek-çocuk gelişimi kitaplarını elinden düşürmemeye başlıyor insan. Sanki anneliği, ebeveyn olmayı kitaplardan öğrenebilirmişiz gibi kitapçılarda, internette ne kadar kitap varsa okuma çabasına giriyoruz. 

Aletha J. Solter in ‘Bilinçli Bebek’ kitabı henüz oğlum doğmadan alıp okumaya başladığım kitaplardan biri. Genel olarak bebek ve bebek gelişimine bakış açısını sevdiğimi belirtmek isterim en başta ancak kitapta bulunan önerilerin pratikte uygulanabilirliği biraz sıkıntılı.

Kitap temel olarak dört varsayım üzerinde duruyor.
           ·         Bebekler neye ihtiyaç duyduklarını bilir.
           ·         Bebeklerin ihtiyaçları karşılanır ve incitilmezlerse bebekler zeki ve sevecen olur.
           ·         Yaşamın ilk yıllarındaki deneyimlerin ilerideki yıllardaki duygu ve davranış kalıpları üzerinde derin ve kalıcı etkileri vardır.
           ·         Bebeklerin stres ve travmanın birçok etkisinden kurtulma yetenekleri vardır. (syf 20)

Şimdi bu dört maddeyi okuyunca yanlış hiç bir şey yok. İlk yıllar elbette çok önemli ve bir insanın hayatını şekillendiren yıllar. Elbette ihtiyaçları karşılanan bebek sevecen olur ama bu işin zor kısmı bu teoride bilinen gerçeklerin uygulanabilirliği.

Kitabın genelinde geçen mevzu bebeğiniz ağladığında panik olmayın, ağlamak da bir ihtiyaçtır ve bebeklerin de stresi vardır. Ağlayarak stres atarlar.  Amma velakin mesele bebeğimizin stresten ağlaması ile bir sıkıntıdan kaynaklı ağlamasını nasıl ayırt edeceğiz. Biz tecrübesiz anneler için riskli bir durum. Strestir bırakayım ağlasın rahatlasın derken belki bebeğimizin bir sorununu anlayamamış olabiliriz.

Bebek büyüdükçe aranızdaki bağ kuvvetleniyor, artık birbirinizi tanımaya başlıyorsunuz. Tecrübelendikçe neden ağladığını çözmeye başlıyorsunuz ama ilk aylarda, özellikle o çok ağladığı dönemlerde bu bence imkansız. Gaz olabilir, açlık olabilir, bir yeri ağrıyor olabilir daha fenası kolik olabilir ki gerçekten çözemediğim bir mevzu. Bir bebek neden kolik olur? Tedavisi nedir? Tam anlamıyla cevaplanamayan sorular. Doktorlar bile kesin çözüm sunamıyorlar maalesef. Belki denemeniz için bir takım öneriler sunuyorlar ama tam anlamıyla düzeltmiyor. Hafifletiyordur sadece.

Yazarın hoşuma giden düşüncelerinden biri bebeğinizi kucağınıza almaktan çekinmeyin. Kucağa alışır ya da şımarır olgusunu çöpe atmamızı istiyor. Çünkü bu kadar küçük bir bebek henüz bunları bilmiyordur. İhtiyacı kadar kucak ya da sarılma istiyordur. Ben bebeğimi bol bol kucağımda taşıdım. Hatta uyudu indirmedim. İlk üç ay bunun tadını çıkarmakta fayda var. Özellikle prematüre bebeklerin gelişiminde anne kokusunun önemi doktorlarca da çok fazla vurgulanan bir mevzu.

Bu süreçte yerli yabancı bir çok kaynak edindim. Bir yerden sonra anlatılanların hepsi birbirine benzemeye başladı diyebilirim. Sonuç olarak mevzu aynı. “Bebek”  Sorunların ve çözümlerinin de birbirine benzemesi kaçınılmaz aslında ama okudukça, başka annelerin de sizle benzer süreçlerden geçtiğini görünce sakin kalmayı öğreniyorsunuz. Çocuk yetiştirmenin en zor kısımlarından biri bu bence sakin olabilmek. Panik yapmadan o an yaşadığınız problemin  de tıpkı diğerleri gibi geçeceğini düşünmek.

Pachelbel den Canon in D 'nin piyano versiyonunun linkini de buraya koyuyorum ki sıkıntılı anlarda bebeğinize ve size yardımcı olabileceğini düşündüm.



Keyifli okumalar.



0 yorum:

Yorum Gönder