Taze anne olunca bebek-çocuk gelişimi kitaplarını elinden düşürmemeye başlıyor insan. Sanki anneliği, ebeveyn olmayı kitaplardan öğrenebilirmişiz gibi kitapçılarda, internette ne kadar kitap varsa okuma çabasına giriyoruz.
Aletha J. Solter in ‘Bilinçli Bebek’ kitabı henüz oğlum doğmadan alıp okumaya başladığım kitaplardan biri. Genel olarak bebek ve bebek gelişimine bakış açısını sevdiğimi belirtmek isterim en başta ancak kitapta bulunan önerilerin pratikte uygulanabilirliği biraz sıkıntılı.
Kitap temel olarak dört varsayım üzerinde duruyor.
·
Bebekler neye ihtiyaç duyduklarını bilir.
·
Bebeklerin ihtiyaçları karşılanır ve
incitilmezlerse bebekler zeki ve sevecen olur.
·
Yaşamın ilk yıllarındaki deneyimlerin ilerideki
yıllardaki duygu ve davranış kalıpları üzerinde derin ve kalıcı etkileri vardır.
·
Bebeklerin stres ve travmanın birçok etkisinden
kurtulma yetenekleri vardır. (syf 20)
Şimdi bu dört maddeyi okuyunca yanlış hiç bir şey yok. İlk
yıllar elbette çok önemli ve bir insanın hayatını şekillendiren yıllar. Elbette
ihtiyaçları karşılanan bebek sevecen olur ama bu işin zor kısmı bu teoride
bilinen gerçeklerin uygulanabilirliği.
Kitabın genelinde geçen mevzu bebeğiniz ağladığında panik
olmayın, ağlamak da bir ihtiyaçtır ve bebeklerin de stresi vardır. Ağlayarak
stres atarlar. Amma velakin mesele
bebeğimizin stresten ağlaması ile bir sıkıntıdan kaynaklı ağlamasını nasıl
ayırt edeceğiz. Biz tecrübesiz anneler için riskli bir durum. Strestir bırakayım
ağlasın rahatlasın derken belki bebeğimizin bir sorununu anlayamamış
olabiliriz.
Bebek büyüdükçe aranızdaki bağ kuvvetleniyor, artık
birbirinizi tanımaya başlıyorsunuz. Tecrübelendikçe neden ağladığını çözmeye
başlıyorsunuz ama ilk aylarda, özellikle o çok ağladığı dönemlerde bu bence
imkansız. Gaz olabilir, açlık olabilir, bir yeri ağrıyor olabilir daha fenası
kolik olabilir ki gerçekten çözemediğim bir mevzu. Bir bebek neden kolik olur?
Tedavisi nedir? Tam anlamıyla cevaplanamayan sorular. Doktorlar bile kesin
çözüm sunamıyorlar maalesef. Belki denemeniz için bir takım öneriler sunuyorlar ama tam anlamıyla düzeltmiyor. Hafifletiyordur sadece.
Yazarın hoşuma giden düşüncelerinden biri bebeğinizi
kucağınıza almaktan çekinmeyin. Kucağa alışır ya da şımarır olgusunu çöpe
atmamızı istiyor. Çünkü bu kadar küçük bir bebek henüz bunları bilmiyordur.
İhtiyacı kadar kucak ya da sarılma istiyordur. Ben bebeğimi bol bol kucağımda
taşıdım. Hatta uyudu indirmedim. İlk üç ay bunun tadını çıkarmakta fayda var. Özellikle
prematüre bebeklerin gelişiminde anne kokusunun önemi doktorlarca da çok fazla
vurgulanan bir mevzu.
Bu süreçte yerli yabancı bir çok kaynak edindim. Bir yerden
sonra anlatılanların hepsi birbirine benzemeye başladı diyebilirim. Sonuç
olarak mevzu aynı. “Bebek” Sorunların ve çözümlerinin de birbirine benzemesi kaçınılmaz aslında ama okudukça,
başka annelerin de sizle benzer süreçlerden geçtiğini görünce sakin kalmayı
öğreniyorsunuz. Çocuk yetiştirmenin en zor kısımlarından biri bu bence sakin
olabilmek. Panik yapmadan o an yaşadığınız problemin de tıpkı diğerleri gibi
geçeceğini düşünmek.
Pachelbel den Canon in D 'nin piyano versiyonunun linkini de buraya koyuyorum ki sıkıntılı anlarda bebeğinize ve size yardımcı olabileceğini düşündüm.
Keyifli okumalar.
Keyifli okumalar.
0 yorum:
Yorum Gönder